SON DAKİKA

En Son Nokta

HABERTÜRK’E ÇIKAN AK PARTİ İL BAŞKANI KABAKTEPE’DEN ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe, Habertürk TV’de gazetecilerin sorularını yanıtladı…

Bilgileri Kopyala
HABERTÜRK’E ÇIKAN AK PARTİ İL BAŞKANI KABAKTEPE’DEN ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR
Kategori: Genel - Bu haber 13.087 kez okundu.

Osman Nuri Kabaktepe AK Parti İstanbul İl Başkanı olduktan sonra ilk kez Habertürk TV’ye konuştu. Kabaktepe, Mehmet Akif Ersoy’un moderatörlüğündeki programda gazeteci Nagehan Alçı ve Yenişafak Gazetesi Hasan Öztürk’ün sorularını yanıtladı.

İşte sorular ve yanıtlar:

MEHMET AKİF ERSOY: Çokça merak ettiğimiz konu var. Sizi kamuoyu merak ediyor. Ne zaman katıldınız AK Parti’ye?

OSMAN NURİ KABAKTEPE: AK Parti bir dava, hareket, siyasi düşünce. 11 milyonun üzerinde üyesi var. 26 milyon oy almış. Bu açıdan bakarak mevzuları değerlendirmek lazım. Benim AK Parti’yle ilişkim 20 yıl öncesinden başlıyor. Siyasetin mutfağında bulundum. STK’larda görev aldım. AK Partililiği gönlünde, zihninde, kafasında barındırmakla ölçtüğümüz bir sistematik içinde bakıyoruz.

NAGEHAN ALÇI: Kamuoyu şunu merak ediyor. AK Parti’ye yakın, AK Parti’nin bünyesindeki STK’larda çeşitli görevlerde bulundunuz. İstanbul İl Başkanlığı çok kritik bir görev. O görev nasıl geldi? Arka planı neydi?

KABAKTEPE: Ben partiliydim, aktif olarak siyasetin içerisindeydim, resmi olarak teşkilatta yoktum. Seçim öncesinde de, seçim esnasında da, sahada da çalışıyordum. Bana teklif Cumhurbaşkanlığımızın özel kalemi tarafından kongremizden 1 hafta önce arandım.

HASAN ÖZTÜRK: İfade etmekte zorlandığım anlar, diyorsunuz…

KABAKTEPE: Cumhurbaşkanımız size il başkanlığı görevi teklif ettiğinde ne düşündünüz, diye bir soru gelmişti. İnsanın hayatında bazen kelimelerle ifade ettiğiniz zor anlar olur. İstanbul çok özel bir şehir. AK Parti de Türkiye’de sessiz devrimi, geleceği inşa edecek partimiz. Dolayısıyla Cumhurbaşkanımızın genel başkanı olduğu Ak Parti’nin İstanbul il başkanlığının bana verilmiş olması ömür boyu unutamayacağım bir andır. Haberin benim açımdan duymamla, kongre süresindeki zamanı 1 hafta sürprizse sürpriz sayabiliriz.

ERSOY: AK Parti’de İstanbul İl Başkanı olanlar var… Sizin durumunuz biraz daha farklı. AK Parti İstanbul’da iki kez seçim kaybetti. O seçimi niye kaybettiniz? Neden bu kadar uzun süre sonra İstanbul İl Başkanlığı değişti? Değişiklik ne getirecek?

KABAKTEPE: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kaybettik. Bunun altını çizerek söylüyorum. Biz İstanbul’u kaybetmedik. Büyükşehir belediye başkanlığı dışındaki 24 ilçe belediyesini baz aldığımızı bunların altı çok dolu. İstanbul’u kaybetmedik. Birinci ve ikinci seçim arasında bir fark var. 2024’te o farkın kapandığını göreceksiniz. Siyasetteki değişim ve dönüşümleri sadece seçimler üzerinden okumak ne kadar doğru olur? AK Parti’de il başkanlığı değişimi yapılması kongrede uygun görüldü. Partimiz kongre süreçleri itibarıyla bu değerlendirmeyi yapmıştır. Bu değişimlerin doğal ve olağan olduğunu söylüyorum. Önceki yönetim, sonraki yönetim gibi cümle dağarcığımda böyle bir cümlenin olmadığını ifade edeyim. Ben AK Parti’nin 1,5 ay önceki kongresinde seçilmiş il başkanı olarak 20 yıldır hizmet eden başkanlarımla gelecek 20 yılını başarılı kurmak için diye bakıyorum.

ALÇI: Gelecekle ilgili perspektife yürümek için geçmişin de değerlendirilmesinin yapılması önemli. AK Parti İBB’deki ilk seçimi küçük bir farkla kaybetti. Sizce ikinci seçimi zorlamak doğru bir karar mıydı?

KABAKTEPE: Ben süreci öyle görmüyorum. Bu hukuki bir süreç. Halkın tavrı saygı duyacağımız bir şey. Biz hem yenildiğimiz hem de yendiğimiz tablodan okuruz. Biz o gün de, bu gün de tablonun oluşmasında ana etken olan halkımızla konuşuyoruz. Gençlerimizin, kadınlarımızın bu tabloyu nasıl okuduklarını öğreniyoruz. Yol haritasının işaretlerini çıkarıyoruz. Halkımız bu seçimi nasıl okudu? Halkımız bu süreci birinci seçim, ikinci seçim içerisinde kendisi farklı değerlendirdiği için o sonucu verdi. Burada kilit olan şey AK Parti’nin kazanıp, kaybetmesi değil. Halkımızın bakış açılarındaki farklılıklar ve beklentileri. Biz bunların hepsini aldık. O gün üzerinden 2 yıl geçti. Çok şey değişti İstanbul’da. Biz 2019’da aldığımız cevapla 2023’e hazırlanmıyoruz.

ERSOY: Ne değişti efendim?

KABAKTEPE: Çok şey değişti. Bana göre bizim açımızdan müspet gelişmeler var. Seçim 2023’de yaşanacak. Yaşandığında bu değişkenleri hep birlikte göreceğiz.

ERSOY: O süreci yakından takip ettik. Tevazu, samimiyet ve gayretle demişti AK Parti… Acaba bu kavramlarda mı eksiklik vardı?

KABAKTEPE: 16 milyonluk bir kentten bahsediyoruz. Seçim sonuçlarını üç kelimeye hapsedemezsiniz.

ALÇI: İlk seçimde kalsaydı CHP topal ördek olacaktı. Bir özeleştiri yaptınız mı?

KABAKTEPE: Birinci ve ikinci seçimi üç kavramla ifade edemezsiniz. 16 milyon İstanbul’lu kimisi siyasi dilinizden, kimisi ekonomi politiğinizden, kimisi yerel yönetim anlayışınızdan etkilenir. Biz bunları okuyoruz. Biz kazandığımız seçimleri de okuyoruz. Bu seçimlerin hepsinde 10 milyon farkla kazandığımız Cumhurbaşkanlığı seçimini de okuduk. Biz siyasi politik olarak hangi eksiklerimiz var? Vatandaşlarımız hangisinde eksiklik görüyor. Daha iyiye götürmek için gayret ediyoruz. Türkiye’de 20 yıldır belediyelerin yüzde 70’ini, İstanbul’un yüzde 70’ini biz yönetiyoruz. Büyükşehiri 6 defa kazandık, bu taraftan da okumanız lazım. Tabii ki ders çıkaracağız.

ÖZTÜRK: İsminiz geçtiği andan itibaren AK Parti’nin 94 ruhuna geri döndüğü işlendi. Bu 94 ruhu nedir? 94 ruhu bugünkü İstanbul, hatta Türkiye sosyolojisine ne diyebilir?

KABAKTEPE: 94 ruhu Cumhurbaşkanımızın kullandığı bir kavram. 94 kadının siyasete katılımının Türkiye’de en üst seviyeye çıktığı bir yıl. Gençlerin siyasette en etkin olduğu seçimdir 94. Kongre konuşmamdan beri bu iki vurguyu çok yapıyorum. Türkiye’yi 2023’e planımızda geleceği tasarımlamak zorundayız. Teşkilatlarımızın teri soğumadan çalışmalarını ifade eder. AK Parti teşkilatları terini soğutmadan 2024’e kalacak çalışacak. Cumhurbaşkanımızın Türkiye’deki liderlik sahnesine çıkışı ve bunun tescil edildiği yıldır 94. Medeniyet nöbetini temsil alma sürecinde dünya liderliğine çıkışıdır. Derdimiz kavramsal bir çerçeve ile kadınlar, gençler, çalışkanlığı, Cumhurbaşkanlığımızın liderliğini vurgulayarak gelecek tasarımı anlamında nasıl taşıyacağımızı kast ediyoruz. Türkiye’de siyaset, demokrasi kültüründe biz merkez partiyiz. Muhafazakar, demokrat bir partiyiz. Tüm renklerin birarada en güzel şekilde büyük Türkiye’yi nasıl kuracağımızı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde göstermiş ve bundan sonra da gösterecek partiyiz.

ALÇI: Kadınlar ve gençler konusunda söylediğiniz çok önemli. Kadınlarla 94 ruhunu hatırladığımızda çok büyük emek var. Önümüzdeki süreçte kadınlar daha aktif rol alacka, sayıca artacaklar diyebilir miyiz?

KABAKTEPE: Kadın insan, erkek insanoğlu inancımızdır bizim ozanın dediği gibi. Yönetim kurulunu oluştururken kategorik bir ayrım da demedim. 16 kişilik il başkan yardımcılarından 6 tanesi kadın. Bunu biz kota anlayışıyla yapmadık, kendiliğinden. Bu işi en iyi kim yapar derken, bir baktık ki kadınlar yapıyor. Kadınların siyasetin, İstanbul üzerinde elinin olması güzelleşmesi demektir. Bu kişi en az diğer hemcinsi kadar daha güzel yapıyor.

ERSOY: AK Parti’nin en çok eleştiri aldığı konu Z kuşağı…

KABAKTEPE: Z kuşağı kategorik olarak nedir? Bunu tanımlamamız gerekir. Dijital evren içerisinde doğmuş bir kuşak mı, karar verme sürecinde hangi enstrümanları kullanması açısından mı, yoksa zihin dünyasında değer verdiği kişiler, düşünceler, yaşam biçimi, dünya görüşü olarak mı, yoksa bir yaş aralığı olarak mı tanımlıyorsunuz? Şöyle bir algı var. AK Parti’nin gençlerle ilişkisi yok. Bu bir kere balon. Lütfen Habertürk’ün önderliğinde bir anket çıksın. Gençlerin en fazla oy verdiği parti AK Parti. AK Parti gençlerle ilişki kurmuyor, kuramıyor sorusu bir balon, onu patlatıyorum diyorum. Son 20 yılda ortalama 15-20 milyon arasında genç seçmen, seçmen kütüğüne dahil oldu. Bir matematik ortaya koyuyorum. Bugün bizim 2021 yılındaki seçmen sayımıza 15 milyon genç eklenmiş AK Parti iktidarında. Peki bu gençlerden AK Parti hiç oy alamıyorsa biz nasıl yüzde 48 oy alabiliyoruz? AK Parti gençlerden orta yaş, orta yaş üstü kuşağından oy alıyor mu? Bu sorunun üzerinde biz çalışıyoruz. Bugün İstanbul’un en çok oy alan partisi biz isek. Tüm partileri baz aldığınızda yine gençlerin birinci partisi AK Parti. AK Parti hala tüm partilere oyları dağıttınızda gençlerin birinci partisi. İstanbul’da 1,5-2 milyon arasında genç ilk kez oy kullanacak. Bu 1,5 milyon genç ve z kuşağı kendisini nasıl tanımlıyor? Bunu da soracağım gençlere. Burada biz gençlerle iletişimimizi daha çok güçlendirmek için elimizden geleni yapacağız.

ALÇI: Gençlerle ve sosyal medya ile aranız nasıl?

KABAKTEPE: Gençlerle konuşmuyorum onlarla yaşıyorum. Sosyal medya ile aramız iyi. Herkesle aramız iyi. Zaman, mekan, insan, bunların hiçbirisiyle sorumuz yok. Etiler’deki gençlerle de oturdum, Maltepe’deki gençlerle sahilde basket oynadım. İstanbul’daki genç nüfusu ne Ayasofya’dan ne de A caddesinden ne B caddesinden tanımlayabilirsiniz. Her zaman her yerde gençlerimizin tamamıyla beraberiz. Eksiklerimiz varsa gidereceğiz. Genç yeni bir dünya kurmak ister. Diyorum ki, ‘Size AK Parti lideri dünya beşten büyüktür, başka bir dünya mümkündür’ vaadediyor. Gelin bu idealinizi gerçekleştirelim. Gençlere dedim ki, biraz da siz bizi anlayın, orta yaş sendromunu anlayın dedim. Biz paradigma değişikliğine, felsefi yaklaşım değişikliğine gidelim, gençlerle yaşayalım. Hem arkadaş, hem yoldaş hem dost oluruz. Gençleri kategorize etmek, değiştirmek onlara dayatma gibi bir derdimiz yok.

ALÇI: Hepimiz genç olduk. Doğal itibariyle protest olmaya meyillidir, dolayısıyla muhalefet gençlerin gözünde daha avantajlıdır. Siz bunu hissediyor musunuz?

KABAKTEPE: Yeni seçmenden bu kadar çok oy alıyorsak gençlerin protest kültürüne cevap veriyoruz demektir. Biz değişimci partiyiz. Türkiye’nin değişim ve dönüşümüne en çok hizmet eden parti biziz. Gençlerin tam da yeniden inşa etme ideallerini, yeni Türkiye, yeni dünya idaellerini en güzel karşılayan partinin AK Parti olduğunu düşünüyorum.

ERSOY: Gençler şöyle sormuş: Gençler AK Parti’ye ulaşabiliyor mu diye…

KABAKTEPE: Teşekkür ediyorum gençlerimize. Bize ulaşmakta bir sorun var ise bana ulaşmalarını rica ediyorum.

ERSOY: Evlatlarınızla konuştuğunuzda AK Parti’ye eleştirileri var mı? Oy veriyorlar mı AK Parti’ye? AK Parti’nin kendi çocuklarına hikayesini anlatamamak gibi iddialar var…

KABAKTEPE: İki çocuğum var, birisi kız birisi oğlan. Benden daha fazla AK Parti’yi savunuyorlar. Annesi babası CHP’li olup AK Parti’ye oy veren gençler var. İlla babası CHP’li diye ömür boyu CHP’li mi devam edecek. Kendi içimizde de, ben mesela çocuklarımızın beni eleştirmelerini, benimle tartışmalarını seviyorum. Bazen babalık duygusu ağır bastığı olabilir. Sert değilim ama nasıl ki bir öğretmenle arkadaş olarak konuşursanız başka ama hocanız olursa başka oluyor. Onlar da belki dışarıda siyasi figürle konuşsalar daha rahat konuşabiliyorlar. Aile kültürünün getirdiği birtakım şeyler var. Tüm ailelerde var bunlar. Kızım benimle çok konuşur, bazı fikirleri tartışırız, onlardan istifade ediyorum.

ALÇI: Telefonuma mesaj geliyor. Ben Boğaziçi Üniversitesi mezunuyum. Gençler ‘Boğaziçi’nde protesto etmek isteyen gençlere hoyrat davranıldı’ diye serzenişte bulunuyorlar. Ne düşünüyorsunuz?

KABAKTEPE: Gençlere bakış açımızı Boğaziçi Üniversitesi’nde son 2 aydaki olaya bakarak değerlendirmek indirgemeci olur. Gençler tabii ki protesto edecekler. Hükümetleri de protesto edebilirler, bunların önünde hiçbir engel yok. Hukuk çerçevesinde işler ona göre devam eder. Benimle aynı fikri paylaşmak zorunda değiller. Ben de onların bakış açısıyla dünyayı okumak zorunda değilim.

ÖZTÜRK: Gençleri kategorik olarak değerlendirmeyelim dediniz. AK Parti’den koptuğu düşünülen Kürt seçmen var. Özellikle İstanbul üzerinden konuşuluyor. Şu anki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı o seçmenden oy aldığı söylendi. O oyları konsolide etmeye çalıştığı söyleniyor. Kürt seçmeni kaybettiniz mi?

KABAKTEPE: Bölgesel bazlı baktığımızda İstanbul seçmeninin yüzde 35’ine yakın Karadenizli. AK Parti büyükşehir oylarını çıktığımızda yine birinci parti. Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçiminde yine birinci partiyiz. İstanbul’un en çok milletvekili ve belediyesi bizde. Yüzde 30 civarında Doğu ve Güneydoğu seçmeninden oyu alıyoruz. Kürt seçmeni ile HDP’nin sadık seçmenini belli açılardan değerlendirmek lazım. Biz İstanbul’da yüzde 60 hedefi koyuyorsak hem Kürt, Doğu ve Güneydoğu bölgelerimiz hem Karadeniz hem de diğer Ege, Marmara, Akdenizli seçmenimizle irtibat kurmamız lazım. HDP ile CHP’nin kurduğu ittifak, Kürt seçmeni bir grup olarak görüldüğü için bu Kürt seçmenine haksızlık. HDP sadece Kürt seçmeninden oluşmuyor. Kürt seçmenimiz HDP dışında da partilere oy veriyor. Kürtlerden en çok oyu AK Parti ile HDP almış. Biz Kürt seçmenle daha çok iletişim kurarak, temas kurarak onlarla birlikte oturarak o beklentileri, Kürt seçmenimizden aldığımız oy oranını daha yukarı çekebilmek için çalışacağız.

ALÇI: Kürt seçmenlerinin yoğunlukta olduğu ilçeleri inceliyorsunuz…

KABAKTEPE: İstanbul’da bir ittifak var. CHP İstanbul’da seçimde HDP ile ittifak yaptı. Biz ilçe ilçe bu değerlendirmeleri sürekli yapıyoruz. HDP’nin yüzde 10 aldığı yüzde 18 aldığı ilçeler var. Bakıyoruz birebir bu oylar CHP’ye gitmemiş. HDP’ye oy verdiği hallde belediyede AK Parti’ye oy veren seçmenimiz var. Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kürt seçmenin tercihi bizden yana onu söyleyelim. Biz 2023 ve 2024’de de Kürt kardeşlerimizden bugüne kadar aldığımız oylardan daha fazlası için bir çaba içine gireceğiz. Son seçimde Doğu ve Güneydoğu’da bizim oylarımız arttı, HDP’nin oyları düştü. İstanbul’da da Kürt seçmenden en çok oyu AK Parti ve HDP alıyor, CHP almıyor. HDP seçmeni kendi kimliği ile CHP’ye oy veriyor. CHP’nin yüzde 2 ve yüzde 3 oranında bir ilişkisi var. Biz tüm illerde Kürt kardeşlerimizin birinci partisi olmak istiyoruz, bunu da yapacağız. Türkiye’de Kürt seçmenle en güzel diyaloğu kurabilen, taleplerini en güzel karşılayabilen partilerden birisi de AK Parti, hatta en iyisi AK Parti.

ALÇI: Son seçimde HDP seçmeni olmasa Ekrem İmamoğlu galibiyetle çıkamayacaktı?

KABAKTEPE: CHP Kürt seçmeninden oy almıyor, konjonktürel bir ittifaktan oy alıyor. Kürt seçmenine en uzak parti CHP. Türkiye’de Kürt seçmenle en sorunlu ilişkisi olan parti CHP’dir. Ancak konjonktürel parti ittifakından dolayı HDP seçmeni CHP’nin adayına İstanbul’da oy vermiştir. Biz AK Parti olarak nasıl bundan önce olduğu gibi İstanbul’da da sadece Kürt seçmen değil Ege, Karadeniz, Marmara, Akdeniz’le ilişkiyi arttıracağız. Kürt seçmeninin birçok ilde birinci, birçok ilde ikinci partisiyiz. CHP hiç yok. İstanbul’da parti ittifakı olmasaydı Kürt seçmeni oy verecek miydi? Biz bu ittifakla da Kürt seçmenimizden daha çok oyu nasıl alırız diye soruyoruz. Bunu gelecek seçimlerde göstereceğiz. Lütfen Kürt seçmenin AK Parti ile ilişkisi yok, zayıfladı demek gerçeği yansıtmıyor. Gerçekliği olduğu gibi kavrayamazsanız çözüm üretiminiz boşa çıkar. İstanbul’da Kürt kardeşlerimizin çoğu AK Parti’ye bir kısmı HDP’ye oy veriyor. Diğer partilere de veriyor. Kürt seçmenimizi HDP’nin sepetinde garanti yumurta diye bir şey yok.

ALÇI: HDP seçmeni üzerinden gidecek olursak… Yüzde 10 kemik oy bandına oturmuş HDP var. İstanbul’da bunun karşılığında güçlü bir HDP seçmeni var oransal olarak. İstanbul seçiminde bu oran CHP lehine sonuçlandı. Sayın İmamoğlu HDP seçmenine sıcak gelecek adımlar atıyor. Buna karşı siz HDP seçmenini almak için nasıl bir strateji izleyeceksiniz.

KABAKTEPE: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı HDP’yi çekerseniz ortada kuvvetli bir rakip yok. HDP ile kendini kuvvetlendirmiş. Bunun farkında olduğu için. Biz HDP’ye, CHP’ye veya diğer partilerimize oy veren Kürt kardeşlerimiz ve diğer bölgelerdeki kardeşlerimizden daha çok oy almak için çaba göstereceğiz. Naylon söylemler üretmeyeceğiz. Türkiye’de Kürt kardeşlerimizden en çok oy alan parti olarak yine buna devam edeceğiz. Şu partiye şirin görünelim diye bir şey yok. Bir siyasi partinin mensupları o partinin yönelimden hareketle oraya gider. Vatandaşlarımızın kişisel tercihlerine saygı duyarız, sonuca saygı duyarız. İl bazlı baktığımızda çoğunda birinci, bazılarında ikinciyiz. İstanbul geneline baktığımızda Kürt kardeşlerimizin en çok oy alan parti biziz.

ERSOY: Naylon karakter diye kime diyorsunuz?

KABAKTEPE: Algı belediyeciliği diyorum. Olgularla ilgili konuşuyorum, kişileri kast etmiyorum.

ERSOY: Sayın İmamoğlu ile görüştünüz. Sayın İmamoğlu İstanbul’da engellendiklerini, toplantılara davet edilmediğini söylüyor. Sayın İmamoğlu bunlardan pekçok şikayet etti. Sayın Cumhurbaşkanından randevu istediğini söyledi.

KABAKTEPE: Naylon diye bu söyleme söylüyorum. Ekrem Bey kongreden sonra aradı tebrik etti, biz de kendisine teşekkür ettik. Bir iki gün sonra biraraya geldik, oturduk konuştuk. Yarım saati aşkın bir süre konuştuk. Oradaki konuşmalarımız aramızda kaldı. Gayet hoş bir sohbet olduğunu ifade edeyim. Ben il başkanı seçildikten sonra tüm partiler il başkanlarını arıyorlar. Şu engellenme hikayesi, naylon karakter algı dediğimiz bu. Bizim söylememiz yanlış olanadır, o insana değildir. Yaratılan varlık yanlış yapabilir, eksik yapabilir. Biz o fiillerle ilgili naylon karakter diyoruz. İBB algı belediyeciliği, naylon karakter diyorum. Engellenmek ne demek? İBB’yi belediye başkanı yönetiyor. Meclis üzerinden bu algı oluşturulmaya çalıştırıyor. Meclislerin yetkisi engelleyecek derecede değil. Son 3 yıl içerisinde İBB Meclisi’ne 6 bin 500 dosya getirmişiz. Bu dosyanın yüzde 29’unu CHP reddetmiş. 1800’ün üzerinde bir sayı. Ekrem İmamoğlu belediye başkanı seçildikten sonra AK Parti yüzde 3’ünü reddetmiş. Neyi engelliyoruz biz? Onu anlayamıyorum. Borçlanma istiyorlar, borçlanmanın belediyenin 1,5 katını geçince durduğunu bilmiyorlar. Bizim borçlanma talebimize CHP sadece 1 tanesine evet demiş. Bugüne kadar Ekrem İmamoğlu 14 borçlanma dosyası getirmiş, tamamına evet demişiz. Algı belediyeciliği, naylon karakter dediğim bu. İsrafı engelleyeceğiz demişiz 359 olan şirket yönetimini 401’e çıkarmışsınız. Yüzde 30’luk bir artış var. 16 milyon insanı seviyorum diye pankart açıyorsunuz ama onun altına parantez içinde işten attığımız 10 bin kişiyi sevmiyorum demelisiniz. Bana bir arkadaşım sosyal medyada sayın Cumhurbaşkanımızın bir paylaşımını beğendiği için işten atıldığını söylüyor. Bunun için naylon karakter diyorum. Büyükşehir Belediyesi’nin bütçe gerçekleşmesinde merkezi hükümetten 15 milyarlık aktarım var. 17,5 milyar gelmiş. Kendisi yüzde 70 az bütçe üretmiş. AK Partili bir belediyeden 1 kuruş para CHP’den gitmiyor. Şimdi biz neyi engelliyoruz? Büyükşehiri büyükşehir başkanı yönetiyor. En çok algı yapılan şey bu. Siz 20 bin konut yapacağım dediniz. Meclis toplantılarına Ekrem Bey katılmıyor. 20 bin tane konut yapıp, İstanbul’un deprem sorununu çözeceğinizi söylüyorsunuz, aradan 2 yıl geçmiş, 2 tane yapsaydınız bari. Hesap ortada. Biz sadece Meclis’e gelen dosyaların yüzde 3’ü ile ilgili karşı görüş bildirmişiz. 35 bin çocuğumuza yardım dağıtan belediyelerimiz var. İBB Başkanı’nın tweeti ‘Efendim üç çocuk yapın demekle olmaz’ diyor. Sizin yeni yaptığınızı AK Parti 10 yıldır yapıyor. Sayın Cumhurbaşkanı, İmamoğlu ile aday iken görüştü. Benim Ekrem Bey’le konuşmamdan bir cümle söylemem onunla olan hukukuma saygısızlık olur.

ALÇI: Siz dediniz ki Canan Kaftancıoğlu’na ‘hemşehrime bir kahve ikram etmek isterim’ demiştiniz. Canan Hanım da ‘Onun ikram edemediği kahveyi biz ikram ederiz’ dedi.

KABAKTEPE: Benim hayatta saygı, sevgi, samimiyet ve nezakete önem veririm. Benim il başkanlığım açıklandığı zaman CHP İl Başkanı bir programa katılıyor. Orada kongreye gitmek istediğini kahve içmek istediğini ifade ediyor. Biz kongreyi yapıyoruz. Ben de o programa katılıyorum. Canan Hanım sizinle kahve içmek istediğini söylüyor, ne dersiniz diyorlar. Ben de hemşehrim olduğunu öğrendim, buyursun gelsin, içeriz dedim. Türkiye’nin en büyük partisi kongre yapmış. Şimdi piar mı var samimiyet mi var. Gerçekten oturup kahve mi içmek istiyor?

ALÇI: CHP İstanbul İl Başkanlığı sizi kahve içmek için aradı mı?

KABAKTEPE: Ben gelmek istiyorumdan yaklaşık 20 güne yakın bir süre sonra bize resmen kahve talebi geliyor. Bir il başkanı bir il başkanı ile kahve içmek istiyorsa bunu o programda söyledikten sonra 15 gün beklemez. Arar özel kalemi ile. Gazetecilere bunu yazdırmaz. Bize davet geldi. 3 gün sonra gazeteci yazıyor, ‘davet gitmiş cevap verilmemiş’. Nasıl biliyor bunu? Ben o gün dedim ki, “Burada saygı, sevgi, samimiyet, nezaket”. İstanbul gibi ilin en az oyu alan partisinin il başkanı bile bu ziyaretlerin nasıl olacağını bilir.

ERSOY: 2 gün niye beklediniz?

KABAKTEPE: Saygı, sevgi, samimiyet, nezaket mi var PİAR mı var, onu bekledik. Uygun şart olduğumuzda kabul ederiz.

ALÇI: Nezaket bizde kalsın, buyrun gelin deyip niye davet etmediniz?

KABAKTEPE: Sporlama bana daha uygun geldi. Bizim CHP’yle ilgili bir çizgimiz olsa niye büyükşehir belediye başkanı ile oturalım, aynı gün cevap verelim. Benim CHP parti meclisine çıkmış dostlarım var. Her gün onları arıyorum. Benim böyle bir problemim yok.

ERSOY: Sayın Kaftancıoğlu çağırmak için birilerinden izin almadı, bizim böyle bir izne ihtiyacımız yok dedi.

KABAKTEPE: İstanbul’da CHP İl başkanının kullanabileceği en saygısız söz.

ÖZTÜRK: Milli Görüş geleneğinden geliyorsunuz. İki kavram var. Endişeli muhafazakârlar ve kategorik olarak Saadet Partililer. Siz 2024’de bu kesimlerden nasıl oy alacaksınız?

KABAKTEPE: Siyasi partiler arasındaki seçim, yakınlaşmalar, ittifaklar genel merkezin yürüteceği politikalar. AK Parti’nin İstanbul il başkanı olarak 16 milyon vatandaşlarımızın hepsiyle eşit mesafede ilişki kurup oy almaya talibim. Partiler ittifak kursa da bunu yapacağım, kurmasa da bunu yapacağım. 2023’de neden Tayyip Erdoğan’ı desteklemeleri gerektiğini, neden 2024’te İBB’de bize oy vermeleri gerektiğini onlarla oturarak anlatmaya çalışacağım. Ama tercihlerine yine de saygı duyacağım. Eğer siyasi parti olarak seçime girmişsek tüm vatandaşlarımızın oyunu almak için elimizden gelen gayreti gösteririz. İstanbul bir ülke. Ne tek seçmen profili açısından, ne tek etnik yapı ne tek dünya görüşü ne tek dini görüş açısından okumak mümkündür. Cumhurbaşkanımızın altını sürekli çizdiği ‘Biz hep beraber Türkiyeyiz’ cümlesini türkü olarak söylemiyoruz. Biz hep beraber Türkiye’yiz, tüm vatandaşlarımızla parti ayrımı yapmadan iletişim kurmaya, onlara Türkiye sevdamızı, İstanbul’la ilgili gelecek tasavvurunu paylaşacağız.

ALÇI: İş dünyasından Mustafa Taviloğlu soruyor, sporlamak ne demek?

KABAKTEPE: Biyoloji derslerinden aklımdan kaldığı kadarıyla bazı mikro organizmaların yaşamaları için gerekli ortam şartı gerekir. Uygun şart gelince hayat devam eder.

ERSOY: MHP ile ilişkiniz nasıl?

KABAKTEPE: Gayet iyi hiçbir problem yok. Netice itibarıyle ittifaklar partilerin aynileşmesi değil. Biz aynı idealleri paylaşıyoruz. MHP Devlet Bahçeli’nin liderliğinde biz de Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yürüyoruz. İlişkilerimiz gayet iyi. Her konuda birlikte geliştirdikleri politikalar var.

ÖZTÜRK: Özellikle son dönemde büyük göç aldı İstanbul. Dünyanın her tarafından aldı. Bu göçte İstanbullu’n devletin politikası açısından isteyen gelebildi. Buradaki sosyolojinin seçimlerin kaybedilmesinde etken olup, olmadığını düşünüyor musunuz? Bu yeni sosyolojiyi nasıl yönetmeyi düşünüyorsunuz?

KABAKTEPE: Çevre ve komşu ülkelerde meydana gelen savaşlar, baskılar, afetler dolayısıyla bu göç oldu. Birtakım imkanlara kavuşamadıkları için kaçak yolla göçler var. Bir de bizim İstanbul’un Anadolu’dan göç alması var. Birincisine baktığımızda İstanbul’da Suriye ve Iraklılar var. Bu rakamlara baktığımızda İstanbul nüfusunun yüzde 1’ine tekabül eden bir rakam. Ülkelerindeki savaşlardan, rejimin baskılarından dolayı gelmiş kişiler var. İstanbullu kardeşlerimizin şunu bilmesi lazım. Bizim mültecilere millet ve devlet olarak bakış açımız tarihten bellidir. Burası insanlığın son adası olmuştur. Anadolu medeniyetlerinden Selçuklu’ya, Osmanlıya kadar bu böyle. Şu anda da bunu yaşıyoruz. Bu coğrafyanın her iki anlamda da mazlum, mağdur, mültecilere 1071 öncesinde de bunun örnekleri var. Son dönemde Mısır ve özellikle Suriye’den gelen göçmenler olmuş. Bu bizim milletimizin misafirperverliği ile Avrupa’da göçmenlerin ayağına çelme takılan algısı var. Bu yaklaşım bizim siyasi partiler olarak değil milletimizin bir tavrı var. Burada pandemi ile birlikte yaşananlardan vatandaşlarımızın gelmiş olması, Türkiye’de hiçbir vatandaşımızın özgürlük, ekonomi ve gündelik yaşantısını zedeleyici bir ortam oluşmadı. Ben böyle düşünüyorum. Milyarlarca dolardan bahsediyoruz. Dönorlardan rakamlar bu. En büyük dönor Türkiye, milletimizin kendisi. Biz bu sosyolojiyi daha iyi yönetebilmek için dersimize çalışalım.

ERSOY: Bir genç arkadaşımız, bir arkadaş üzerinden hepimizin teessüfle karşıladığı ciddi bir mesele var, pudra şekeri hikayesi. Soru şu; AK Partili gençlik toplumdan kopuyor mu? Lüks araçlar, makamlar, çokça eleştiriler, tepki toplayan sosyal medya paylaşımları, kullanılan dil. Bu konuda özeleştiriniz var mı?

KABAKTEPE: AK Parti olarak toplumdan koptuğunu inanmıyorum. İnsan ve eylem konusunda yaptığımız gibi. AK Parti’de görev yapan bazı arkadaşlarımız yanlışları olabilir. Etikse bunun karşılığını partimiz verir gereken tedbiri alır. Partinin genel anlamda halkla yakınlığının koptuğuna dair bir gözlemim yok. Ben İstanbul’da yıllardır siyasi çalışmaların içerisindeyim. Böyle bir şeyi gözlemlemiyorum. Bireysel olarak hukuki olarak yanlış yapan arkadaşlarımız olabilir, etik olarak, değerler olarak yanlış yapan arkadaşlarımız olabilir. Bunlarla ilgili gereken yapılıyor.

ALÇI: Bunu sormadan kapatmayalım. Bildiri ve gözaltılarla ilgili ne düşünüyorsunuz?

KABAKTEPE: Gecenin birinde bildiri deyince aklınıza darbeden başka bir şey gelmez. Emekli askerler de darbe yapar. 15 Temmuz darbesinin travması atlatılmamış bir ülkede bildiri yayınlanırsa aklınıza darbe gelir. Siz bir darbe bildirisi yayınlarsanız herhalde gözaltına alınacaksınız.

 

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER
SON DAKİKA
 
Haber yazılımı
Don`t copy text!