Damga’dan Mehmet Mert’e konuşan eski CHP Avcılar ilçe başkanı Hasan Şeker bomba açıklamalar yaptı. Meclis üyesi olmak isteyenlerin kendisine rüşvet teklif ettiğini belirten Şeker, partisinden istifa nedenini ise gördüğü kirliliğe bağladı.
Partisinden istifa eden Eski CHP Avcılar İlçe Başkanı Hasan Şeker, istifasının nedenlerini ve ilçe siyasetine dair bilinmeyenleri paylaştı. Şeker, “İstifamın birçok bileşeni vardı. En önemlisi parti siyaseti içinde gördüğüm kirlilikti. Meclis üyesi olabilmek için 1 buçuk milyon lira, 500 bin lira rüşvet teklif edenler oldu. Bu işlerin içinde partinin üst yönetiminde olanlarının da parmağı vardı. Bunlar çok çirkin şeylerdi. Böyle bir yapının içinde olmak istemediğim için istifa ettim” ifadelerini kullandı
Kısa süre önce partisinden istifa eden Eski CHP Avcılar İlçe Başkanı Hasan Şeker, kendisini istifaya götüren süreci ve Avcılar siyasetinde olup bitenleri Damga’ya anlattı. Avcılar’da ve birçok ilçede parti siyasetinin ‘kirli’ bir hal içinde olduğunu anlatan Şeker, istifa etmesinin de birçok bileşeni olduğunun altını çizdi. Başkanı olduğu ilçe yönetiminin düşürülmesi, yerel seçim sürecinde Avcılar’da önce Hüseyin Aksu isminin daha sonra ise Turan Hançerli’nin belediye başkan adayı olarak açıklanmasını yine yerel seçim sürecindeki belediye meclis üyesi olmak için adaylaşma süreçlerini ve devamında olup bitenleri paylaşan Şeker, yaşadıklarının parti adına tanık olduklarının çok üzücü şeyler olduğunu vurguladı.
Siz birçok insanın yapmayacağı bir şeyi yaptınız. Bir dönem ilçe başkanı olduğunuz partiden istifa ettiniz. Herkeste istifa gerekçenizi çok merak etti. Hasan Şeker neden istifa etti?
İstifa kararım birçok bileşene bağlı olarak gelişti. Öncelikle söylemek isterim ki; biz 31 Mart seçimleri itibariyle ilçede yönetici olup sürece dahil olduk. 31 Mart seçimlerinden sonra bir şekilde ilçe başkanlığına getirildik. O süreçten sonra hem belediye başkan adayının belirlenmesi süreci hem belediye meclis üyelerinin belirlenmesi süreci önemliydi. O süreç zaman darlığından dolayı kaos ortamına dönüştü. Çünkü belediye meclis üyelikleri daha önce farklı bir şekilde yapılırken, bu kez farklı bir manzarayla karşılaştık.
Ne tür bir farklılıktı bu?
Bakın ben 14, 15 yaşından beri siyasetin içindeyim. Bu partinin bayrağını o yaşlarda asmaya başladım. İlçenin kapısını bilen bir gençtik. O yüzden daha önceki yöneticilerin nerelerden geldiklerini ve parti kültürünü bilen birisiyim. O açıdan partinin geçen dönem aday belirlenmesi noktasında almış olduğu merkez yoklaması yöntemi kaos ortamını beraberinde getirdi. Belediye Meclis üyeleri, tekrar Meclis üyesi olmak için her şeyi yaptı. Birçok arkadaş rüşvet teklif etme noktasına geldi. O zamanın parasıyla ‘1 buçuk milyon lira vereyim, 500 bin lir vereyim ilçeye’ diyen insanlar oldu. Dedik ki; “Bu paraları siz Meclis üyesiyken kazanmışsınız demek ki daha çok kazanmak için şimdi harcamak istiyorsunuz…” Bu çok çirkin bir şeydi. Dün bunları yapanlar bugün hala Meclis üyesi olarak görevine devam ediyor. Bu itiraz ettiğim noktalardan birisiydi. Ama bunları partinin üst yönetimine anlatamadık belki onların da parmağı vardı. Sonuçta böyle bir kirli bir ağ vardı.
Bu anlattığınız sizce Avcılar’a özgü bir durum mu yoksa diğer ilçelerde de benzer şeyler yaşandı mı?
Hayır. İstanbul’da birçok ilçede bu tarz girişimler olduğunu biliyorum. Bu girişimlere dahil olan bazı milletvekillerinin; “Seni Meclis üyesi yaparız ama senin de şöyle bir katkı sunman gerekir” dediklerini biliyorum. Bunlar parti adına çok çirkin şeyler. Bu hadiseler geleceğe dair CHP ile ilgili olan umutlarımızı kırmıştı. Bir parti böyle yönetilmemeliydi, milletvekilleri bu işlere bu kadar dahil edilmemeliydi. Ben de tam da bu yüzden istifa kararı aldım.
BEN AYAK OYUNU BİLMEM
Siyaseten tecrübeli olduğunuzu söylemiştiniz. Geçmişte böyle şeyler yaşanmıyor muydu?
Ben şimdi siyasette tecrübeliyim ama siyasette ayak oyunu bilmem, hile, hurda bilmem. Bunları bilmek tecrübe ise ben tecrübeli değilim. Ama siyasetin hangi zeminde yapılması gerektiğiyle ilgili bir anlayışımız var. Siyaset kamu adına yapılmalıdır. Fakat yaygın bir kesim siyaseti zenginleşme aracı olarak görüyor. Siyaseti çoğu insan kişisel rant ve çıkar için yapmaya başladı. Gençlerde de bu anlayış var. “Ben siyasete niye gireyim maaş mı verecekler” diyorlar. Bu siyaset adına, ülke geleceği adına bir handikap. Geçmişte bunlar yaşanıyor muydu kısmına gelirsek. Yaşanıyordu. Bunları tabii ki biliyorduk. Deniz Baykal döneminde başlayan bir hastalıktı bu ve biz buna hep itiraz ediyorduk. Belediye Meclis üyelikleri, belediye başkan adaylarının birkaç kişinin ağzından çıkacak cümlelerle belirlenmemesi gerektiğini söylüyorduk. Demokrasi daha çok olmalı diyorduk ama bunu partililer de benimsemeli. Belediye Meclis üyesini üyeler seçmeli, belediye başkanlarını üyeler seçmeli. Daha geniş tabanlı bir parti içi demokrasi olmalı. Ama 5 kişilik bir komisyon tarafından belirleniyor. Bu süreç hala devam ediyor. Bunun böyle olmaması lazımdı.
İstifanız sonrası insanlardan nasıl tepkiler aldınız veya istifa etmeniz bir şeyleri değiştirdi mi? ‘İstifa ettiğime değdi’ diyebilir misiniz?
İstifamıza değmedi. İstifa ettiğimize sevinen bir kesim de oldu. Zaten biz istifamızı partiye kahreder gibi yapmadık. Sessiz ve sakin bir şekilde istifa ettik. Dedik ki “Biz demek ki CHP’ye çok bir katkı sunamamışız.” Böylece istifa ettik. Ama maalesef yapısal bir sorun var. Partinin yönetimsel kadrolarında çok ciddi sorular var. Ülkenin geleceğini bu yönetim tarzıyla sağlam bir temele oturtmanız hiç mümkün değil. Partinin son 30 yılını bilen ve analiz eden biriyim. 30 yıldan bugüne hiçbir değişikliğin olmadığını, delegelik sistemiyle partinin seçimlerinin yapıldığı bir yapı var. Bu yapıdan ülkeyi düzlüğe çıkaracak bir yönetim çıkmaz.
Ağabeyiniz CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker. O istifa kararınızı nasıl değerlendirdi veya öncesinde kendisiyle görüşmüş müydünüz?
Kendisiyle görüştüm tabii ama olup bitenleri anlatmadım. O da öğrenince üzüldü tabii. Ama bu benim şahsi kararımdı ve kararımın sonuna kadar arkasındayım.
Avcılar şimdilerde eski Belediye Başkanı Handan Toprak ve yardımcısı Burçin Baykal ile beraberindekilerin tutuklanmasıyla çalkalanıyor. O döneme dair neler söylemek istersiniz?
Biz son dönemde Avcılar’da yaşanan bu olumsuzluklardan rahatsısız. Bu beni çok üzen bir konu. Zamanında biz bununla ilgili itirazlarımızı yaptık. O zamanın belediye başkanı olan Handan Toprak’a bizzat birebir görüştüğümde söyledim. Bugün cezaevinde olan Burçin Baykal’a 20 küsür tane müdürlüğün neden bağlandığını, bu arkadaşın tecrübesinin ne olduğunu sormuştum. O da bana; ‘Ben Türkiye’nin en genç belediye başkan yardımcısını göreve getirdim ve ona güveniyorum.’ demişti. Ben ise bunun doğru olmadığını bunun Avcılar’a ağır bedeller ödeteceğini söylemiştim. Çünkü liyakati yoktu. Zaman beni bu konuda haklı çıkardı. 1 kişiye bu kadar çok sorumluluk verip hem o insana hem de Avcılar’a kötülük etmiş oldunuz. Bundan sonrası yargının işi. Ne desek değeri yok. Ama bunla ilgili itirazlarımı birebir de örgüt toplantılarında da yapmıştım.
HANÇERLİ BEKLENENİ VEREMEDİ
Avcılar Belediye Belediye Başkanı Turan Hançerli, geçmişteki bu hataları yapıyor mu?
Maalesef yaptıklarını duyuyorum. Beni istifaya götüren bir süreç de bu. İşin doğrusu Turan Hançerli’nin bugün hem aday olmasında hem seçilmesinde bizim ciddi bir katkımız olduğunu bütün Avcılar biliyor. Bizim kendisinden beklentimiz çok yüksekti. Türkiye’de sosyal demokrat belediyecilik adına doğru işler yapacağına inanıyorduk. Bugün ise çok başka bir anlayışla yönetilen bir belediye görüyoruz. Bu bizi üzüyor. Beklediğimiz bu değildi. Ama seçimleri nasıl görüyorum? Seçilirsiniz bir göreve gelirsiniz. Görev süreniz sınavdır. Diğer seçim geldiğinde karne gününüz gelir. Eğer karneniz de kırık çoksa adaylaşma sürecinde istediğinizi alamazsınız. Bu anlamda Avcılar’da beklediğimiz bir belediyecilik yapıldığını düşünmüyorum.
Ama yine de Hançerli bir hayal kırıklığı yarattı mı derseniz bunun için erken. 5 yılın 3’üncü yılındalar. Kentsel dönüşüm ağırlıklı bir hizmet anlayışları var. Bu doğru mudur? Bana göre ada bazında yapılan kentsel dönüşüm olmalıydı. Şu an yapılan kentsel dönüşümün Avcılar’a çok bir şey kazandırmayacağını sadece binaları yenileyeceğini söylemiştim. Avcılar’ın ada bazın bir kentsel dönüşüme ihtiyacı vardı. O da bana ‘Kaybedecek vaktimiz yok’ demişti. Ben ise ısrarla bunun ada bazında olabileceğini söylemiştim. Ben siyasette söz vermenin çok değerli olduğunu düşünüyorum. Alanlarda verdiğiniz sözleri tutmanız gerekir. O dönem verilen sözler vardı. Birlikte çalıştık, mitingler yaptık, ev ziyaretleri yaptık. Buralarda sözler verildi. Bu sözler şu an havada, hiçbiri gerçekleşmedi. O açıdan insan üzülüyor. Ama dedim ya 5 yıllığına seçilen bir yönetim var. Bunun son 2 yılında verilen sözler yerine getirilirse farklı bir karne ortaya çıkar diye düşünüyorum. İnşallah bunu başarabilir. Bizler de bu sözlerin şahidi ve takipçisi olarak kendisine destek veririz geçmişteki gibi arkasında durmaya devam ederiz.
Destek veririz derken ileride CHP’de bir görev alma düşünceniz var mı?
Hayır benim böyle bir düşüncem yok. Ben istifa edince bir kesim de gerçekten üzüldü. Ama ben bu yönetim anlayışı sürdükçe CHP’nin içinde olmayacağım bunu da ısrarla ifade ettim.
Sizce Hançerli yönetimi kalan 2 yılda beklentileri karşılayabilecek mi?
Avcılar Belediye yönetimi önce binaların yenilenmesi noktasında bir yol tutturdu. Zaten seçimden hemen sonra 2019’un Eylül ayında deprem olmuştu. Deprem de ciddi bir travma yaratmıştı. Hançerli ile de bir telefon görüşmem olmuştu. “Avcılar depremle ilgili hiçbir çalışma yapmadı 20 yıl kaybetti şimdi bir 20 dakika bile kaybetme lüksü yok” demiştim. Arkasından belediye başkanımız gerçekten bununla ilgili ciddi çalışmalar yaptı. İBB’de konunun takipçisi oldu, bakanlık noktasında sürecin takipçisi oldu. Bu noktada kendisini başarılı buluyorum. Ama bunu da yerinde dönüşüm şeklide yapıyorlar. Kentsel dönüşüm olması için bu ada bazında olmalıydı sadece binaların yenilenmesi değil; çocuk parklarının, yeşil alanların, otoparkların olması gerekiyordu. Ha bu olmadı. Bu yüzden eksik ama çürük binaların yıkılıp yeniden yapılması tabii ki güzel bir şey.
İBB’nin Avcılar’a katkıları nasıl oldu?
SHP döneminden sonra Recep Tayyip Erdoğan İBB Başkanı olunca Avcılar’a tabiri caizse doğru dürüst çivi bile çakılmadı. AKP belediyeciliği döneminde, AKP’li diğer ilçelere nazaran yatırımların yüzde 1’i bile Avcılar’a yapılmadı. Dolayısıyla Avcılar; sosyal, kültürel ve spor tesisleri açısından diğer ilçelerin çok çok gerisinde kaldı. Yanıbaşımıza beğenir, beğenmeyiz bir Esenyurt var. Küçükçekmece var. Oralara bakınca da gerçekten Avcılar’ın çok fakir, fukara bir kent olarak bırakıldığını görüyoruz. Bu eksiklikler çok. İBB’nin bunları görerek yirmi yıldır Avcılar’ın almadığı hizmetleri yapacağına inanıyorum. Onların da gözden kaçırmayacağını düşünüyorum. Çünkü Avcılar halkı 20 yıldır CHP’li belediyelerin arkasında durdu. İBB’nin şimdi Avcılar’a yapılan hak kaybını görüp çalışması gerekiyor. Avcılar’ın İBB’den 20 yıl alacağı var.
Adaylaşma sürecini anlattınız. Bütün bunlar olup biterken peki size CHP’li milletvekilleri nerede? Bu sürecin içindeler mi onları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Belediye Meclis üyesi adaylığı noktasında sürece dahil olan bazı milletvekilleri oldu. Neredeyse İstanbul’daki bütün ilçe belediye meclis üyeliklerinde kimin meclis üyesi olacağı noktasında belirleyi olanlar oldu. Süreci suistimal etmiş, kendine yakın insanların belediye meclis üyesi olması için çalışmış milletvekilleri var. Bu milletvekillerinin tekrar aday gösterileceğini düşünmüyorum, aday gösterilirse büyük tepki göreceklerini düşünüyorum. Bu konuda partinin üst kademesi eskisinden daha dikkatli hareket etmeli.
İlçe başkanlığınızla ilgili döneme gelelim. İlçe yönetiminizin düşürülmesini nasıl değerlendireceksiniz?
31 Mart seçimleri bizim ilçe yönetimimiz açısından başarılı geçmişti. Hem İBB’de hem ilçede kazanmıştık. Ama bizim yönetimimizi ayak oyunlarıyla, yöneticilere rüşvetler teklif ederek düşürdüler, parçaladılar. Başarılı bir yönetimi cezalandırmış oldular. Bu yeni oyunlara hazırlanma süreçleriydi. Bu planın içinde genel merkez yöneticileri, parti MYK üyeleri de vardı. Biz seçimde AKP ile mücadele ederken bizim şu an yöneticilerimiz olan insanlar bizimle mücadele etmeyi, bizi düşürmeyi tercih ettiler. Ama dediğim gibi ben partiliysem bunlar partili değil. Ya da bunlar partiliyse ben partili değilim. Benim böyle bir anlayışın içinde olmam asla mümkün olamazdı zaten mümkün de olmadı.
2024’te de bir yerel seçim süreci olacak. O zamanda az önce anlattığınız kaos ortamı geçerli olur mu?
2024’te de benzer bir kavga olacak belki daha büyük kavga olacak. Çünkü dediğim gibi partinin aday belirleme sistemi sakat. Bu sistem olduğu sürece hep kavga çıkar. Bir bakıyorsunuz Esenyurt’un adayı Bakırköy’de belediye başkanı oluyor, Bahçelievler’in adayı Beşiktaş’ta belediye başkanı oluyor. Bunlar doğru şeyler değil. “Ben yaptım oldu” anlayışı hata. Vatandaşın emin olun siyaseten tercih edebileceği başka bir parti olsa bu anlayışa teslim olmaz. Genel merkezin, partiyi yönetenlerin bunu kavraması gerekiyor ve ona göre adım atması gerekiyor.
Peki, yerel seçim sürecine dönelim. İlk önce Avcılar’da Hüseyin Aksu belediye başkan adayı olarak açıklandı sonra ismi geri çekildi. Aksu Avcılar’da Meclis üyesi ve İBB Başkanvekili oldu. Turan Hançerli aday yapıldı ve belediye başkanı oldu. Bu süreci değerlendiriyorsunuz?
O dönemin birebir içinde olan biriydim. MYK’da yapılan görüşmelerde Hüseyin Aksu’nun aday olarak belirlendiği bunun kesinleşmesi için Parti Meclisi’nden de geçmesi gerekiyordu. Ama Parti Meclisi’nde oylama ile bu süreç değişti. Hüseyin Aksu aday olamadı. Biz Aksu’nun adaylığına şöyle itiraz ettik. Partililiğini tartışmadık ama orada gayri ahlaki bir durum vardı. Aksu, il yöneticisiyken Avcılar’daki bütün belediye meclis üyeleriyle ve belediye başkan aday adaylarıyla mülakat yaptı. Bunları aldı karşısına; “Neden Meclis üyesi olmak istiyorsunuz, neden belediye başkanı olmak istiyorsunuz” dedi. Arkasında ismi açıklanınca biz büyük bir şaşkınlık yaşadık. Aksu zaten ilçeye bir başvuru yapmamıştı. Başvurusu olmamasına rağmen adını duyunca çok şaşırdık. “Allah, Allah” dedik. Kural gereği de madem aday olacaktı il başkan yardımcılığı görevinden 40 gün önce istifa etmeliydi istifa da etmedi. Böyle gayri ahlaki bir durum vardı. Biz de buna tepki gösterdik. Örgütü hiçe sayar gibi Avcılar’daki insanları rencide eder gibi davrandı. Mülakat yaptığı insanların karşısında aday olması hoş bir şey değildi. Buna itiraz ettik. Avcılar’dan biri aday olmalı dedik. Bizim ilk adayımız Erhan Bozan’dı. Ama Erhan Bozan’ın genel merkezde hiç şansının olmadığını gördük. Erhan Bozan da ısrar edersek başka birinin aday yapılacağını da görünce Turan Hançerli’nin arkasında durduk. Bu süreç böyle ilerledi.
Kaftancıoğlu’na para teklif ettiler
Sizce neden bunlar yaşandı?
Çünkü partinin adaylaşma süreci doğru değil. İşte bu yüzden parti adaylaşma sürecini gözden geçirmeli. 3-5 kişinin dudaklarının arasına bu süreç bırakılmamalı. Ön seçim yapılmalı. Parti üyelerine danışılmalı. Kendi belediye başkan adayını, Meclis üyesini, parti üyeleri seçebilmeli. Ama sadece CHP değil hiçbir parti bunu tercih etmiyor. Kim yukarıda güçlüyse kendisini bir şekilde adaylaştırıyor. Bu doğru bir sistem değil. Çünkü şehri yönetmek çok kolay bir şey değil. Liyakat sahibi, vizyoner kişilerin bu işin içinde olması gerekiyor. Rüşvetle belediye Meclis üyesi olmak isteyenler var. Bir ara İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu; “Avcılar’da ne kadar zengin insan varmış” demişti. Şimdi bir İl Başkanı bu lafı ediyorsa demek ki ona da gidip “Size şu kadar bağış yapalım, bu kadar para verelim” demişler. Bu siyasetin maalesef çirkin tarafı.
KAYNAK: DAMGA GAZETESİ